Tecâhül-i Ârif’ten hepinize merhaba!
Sanatın en güçlü ilham kaynaklarından biri şüphesiz ki aşktır. Ne de olsa, estetiğin insanda uyandırdığı duygu hayranlıktır, hayranlığın en yakın akrabası da aşk. Bu yüzden sanatın olduğu her yerde aşktan izler görürüz. Resim, heykel, tiyatro, sinema veya edebiyat… Fark etmez. Hiçbir sanat eseri yoktur ki, içinde aşktan bir parça saklamasın…
Bunun anlamı her eserde insanın insana aşkından bir şeyler olduğu veya olması gerektiği de değil elbette. Aşk sanata binlerce farklı yüzle yansıyabilir. Örneğin size, “Oscar Wilde’ın ünlü eseri ‘Dorian Gray’in Portresi’ bir aşk kitabıdır” desem?… Neden olmasın? Gençliğe ve güzelliğe duyulan aşkı sayfalarca anlattığını hesaba katarsak, “Dorian Gray’in Portresi” çok ünlü bir aşk kitabıdır. Çünkü tutkunun olduğu yerde aşktan söz etmemek imkansızdır.
Bu ayı Edebiyatta Aşk konusuna ayırmamızın sebebi de bu esasen; edebiyatın özünde aşkın olduğunu düşünmemiz. Romantizmin ikili ilişkilere fazla odaklanan kitaplarla ucuzlaştırıldığı fikrine kısmen katılsak da, edebiyatın bu önemli konusunu çerçeve dışında bırakmak kesinlikle taraftar değiliz. Bu yüzden de iki önemli kitap ve iki öykü ile bu ayı değerlendirmeye karar verdik.
Umuyoruz ki Şubat’ınıza bir parça güzellik katabilir, sizi yeni aşklarla tanıştırabiliriz.
Desteğiniz ve ilginiz için şimdiden teşekkürler.
Tecâhül-i Ârif ekibi olarak hepinize aşk dolu bir Şubat dileriz…