Tecâhül-i Ârif’ten hepinize yeniden merhaba!
Edebiyat, insanlığa çok farklı şekillerde ışık tutar. Bazen geçmişi bugüne taşır, bazen hayalleri gerçeğe dönüştürür, bazen insan ruhunun en kuytu ve karanlık köşelerini gün ışığına çıkarır; ki bana sorarsanız bir yazarın dünyadaki değişime en direkt katkısı da budur. Ama tüm bu saydıklarımızın dışında bir şey daha var ki, edebiyatı, okuyan ya da okumayan, düşünen ya da düşünmeyen, umursayan ya da umursamayan herkesin hayatında bir şekilde etken konuma getiriyor. Neden mi bahsediyorum? Tabii ki spekülatif kurgudan.
Kasım ayını spekülatif kurgunun önemli alt dallarından biri olan kara ütopyalara, ya da diğer adıyla distopyalara ayırmamızın başlıca sebebi, Aldous Huxley‘in ölüm yıl dönümü, ve 1932 yılında yayınlanan kült romanı “Brave New World”ün (Cesur Yeni Dünya) modern edebiyata yaptığı derin etki. Ama konu distopyalar olunca bahsedilmeden geçilmeyecek o kadar değerli yazarlar var ki, içlerinden sadece dördünü seçebilmiş olmak açıkçası şahsımı üzdü. Yine de, en azından George Orwell‘in ‘Winston Smith’inden, Anthony Burgess‘ın ‘Alex DeLarge’ından ve Margaret Atwood‘un ‘kırmızı giysili damızlık kızı’ndan sizlere bahsedebilmiş olmak bizi memnun ediyor.
Neil Gaiman, bir başka önemli distopya kurgusu olan Ray Bradbury‘nin “Fahrenheit 451″ine yazdığı son sözde şöyle der:
“İnsanlar yanlış bir şekilde spekülatif kurgunun, geleceği tahmin etmekle ilgili olduğunu düşünür ancak öyle değildir, öyle olsa bile hakkını veremez. Gelecek dediğimiz şey pek çok unsur ve milyarlarca değişkenle gelir. İnsan ırkının da gelecekte ne olacağıyla ilgili tahminleri dinlemek ve tamamen farklı şeyler yapmak gibi bir huyu vardır.
Spekülatif kurgunun gerçekten başarılı olduğu alan gelecek değil, şimdiki zamandır. Spekülatif kurgu, şimdiki zamanın sorunlu veya tehlikeli bir yanını ele alır ve onu, dönemin insanlarının ne yaptığını farklı bir açıdan ve yerden görmemize olanak sağlayacak şekilde genişletir ve ondan anlam çıkarır. Bunun üzerine düşünülmesi gerekir.”
Tecâhül-i Ârif ekibi olarak bizim mütevazi amacımız da sizi “üzerine düşünülmesi gereken” şeylerden bir kaçı ile tanıştırmak sadece. Umuyoruz ki başarabiliriz.
Desteğinize ve ilginize şimdiden teşekkür ederiz.
Hepinize keyifli okumalar…
Dipnot: Yazının başlığındaki göndermeyi anlamayı da “Bin Dokuz Yüz Seksen Dokuz” okuyucularına bırakıyorum. 😉